İnsanın içindeki canavar 'Bay Hyde' tiyatro sahnesine çıkıyor

Kişilik bölünmesine ilişkin ilk edebi eserler arasında yer alan ve artık bir klasik haline gelen "Dr. Jekyll ile Bay Hyde"in hikayesi, Ankara Devlet Tiyatrosunca izleyiciyle buluşacak.

Toplumda saygın bir yeri olan Dr. Jekyll'ın yaptığı bir deneyle içindeki kötü yanı yani Bay Hyde'ı ortaya çıkarmasını ve sonrasında gelişen olayları anlatan eser, yarın Akün Sahnesi'nde prömiyer yapacak.

Viktorya devri İngiltere'sinde geçen oyun, yönetmen Ünsal Coşar tarafından yenilikçi bir yorumla ve farklı bir uyarlamayla Devlet Tiyatrolarında (DT) ilk kez sahneye konulacak.

Dekor tasarımı, müzikler, ışık ve ses efektleriyle psikolojik gerilim ögelerinin seyirciye aktarılacağı oyun, tek perdede seyirciyi olay akışının içinde tutmayı amaçlıyor.

Robert Louis Stevenson'ın 1886'da yayımladığı ve özgün adı "Strange Case of Dr. Jekyll and Mr Hyde" olan roman, Jeffrey Hatcher tarafından tiyatroya uyarlandı. Eseri Şükran Yücel Türkçeye çevirdi.

Başlıca rollerini Gökhan Kutum, Sibel Günday Karpuzcu, Barbaros Efe Türkay, Kıvanç Bozkır, Kadir Anıl Adıgüzel, Meray Tunç, Egemen Büyüktanır, Erdi Erciyas ve Berk Baykut'un paylaştığı oyunun dekor tasarımını Kerem Çetinel, kostümlerini Gökçe Şener, ışık tasarımını Kerem Çetinel, müziklerini ise Kerem Kıraner yaptı.

"Gerilimin giderek arttığı bir akış söz konusu"

Yönetmen Ünsal Coşar, AA muhabirine yaptığı açıklamada, romanın takip ettiği kurguyu bozmadan, yenilikçi bir bakış açısıyla oyunu seyirciyle buluşturacaklarını söyledi.

Hatcher'ın uyarlamasından farklılaştıkları bölümler olduğunu dile getiren Coşar, "Bilmeyen izleyiciler de bu önemli eserin kurgusunu, hikayesini takip edebilsin, ne olup, bittiğini daha iyi anlayabilsin istedim." dedi.

Oyunun insanın içindeki hem iyi hem kötü yana dikkati çektiğini belirten Coşar, "Benim vermek istediğim mesaj da ne saf iyi var ne saf kötü var. Kötülüğü iyiliğe yeğ tutamayacağımıza göre, kötü yanlarımızı bilmeli ve yok edemesek de kontrol altına almaya çalışmalıyız." diye konuştu.

Coşar, oyunda seyirciyi bazı sürprizlerin beklediğini dile getirerek, "Sahneleyiş biçimimizde gerilimin giderek arttığı, bizi 'Hay Allah' dedirtecek tarafa götüren bir akış söz konusu. Oyunumuz tek perde ve 1 saat 40 dakika. Bu sürede yavaştan başlayan, giderek hız kazanan gerilimin arttığı, sonunda da yıkımı yaşadığımız bir yol düşünüyoruz." ifadesini kullandı.

Oyunun müziklerini Kerem Kıraner'in hazırladığını ve bir sinema filmi atmosferi yaratacak kadar etkili olduğunu belirten Coşar, "Atmosferi destekleyen, rolün duygu durumunu bize ihsas eden bir besteleme yöntemi seçtik. Orkestrasyonunda da hep bir modernizasyon var." dedi.

Oyuncu kadrosunun genç bir ekipten oluştuğuna işaret eden Coşar, "Hayatları boyunca ilk kez bu kadar ağır bir yükün altına giren bir ekip. Çok iyi çalıştılar, oyuna bütün güçleriyle, bütün konsantrasyonlarıyla katıldılar." dedi.

Coşar, büyük bir emekle oluşturulan sahne dekorunun ortasında yer alan büyük kırmızı kapının da "Bilinçaltına açılan bir yer mi?" sorusunu gündeme getirdiğini vurguladı.

Sembolik, göstergeler üzerinden giden, seyirciyi düşünmeye zorlayan, "Benim de böyle bir tarafım var mı?" dedirtmeye çalışan üslup denediğini ifade eden Coşar, bunun da seyirciye çekici geleceğine inandığını söyledi.

Coşar, tiyatro ve sinemadaki roman uyarlamalarında anlatıcı kullanılmasını pek tercih etmediğini belirterek, seyircinin hikayeyi kendi başına takip etmesi için bu oyunda anlatıcıyı kaldırdığını, onun görevinin farklı bir şekilde yürütüldüğü sürpriz bir kurgu hazırladığını kaydetti.